Salı, Mayıs 02, 2006

Yıllar uzun yıllar


Zaman denen kavram nekadr gariptirki insan yalnız başına kalınca şöyle geriye dönüp yaşantısını gözden geçirdiği zaman karşılaştığı şeyler ve hissettiği duygular zaman zaman içini acıtır yada anlamsız şekilde içini gıcıklar. 1978 senesi cuma günü saat sabaha karşı dünyaya gelen biri olarak ozaman dan bu zamana kadar hafızada kalan anılarımı kurcaladim bir ara herkez gibi bir yaşam çemberinin içinde dönüp durmanın garipliğini ve hassasiyetini anlamaya çalıştım. Tomurcuk bir çiçekken yavaş yavaş açmaya başlayan ilk yapraklarını çıkarmaya başlayan bir çiçekken evrim değiştirip kaktüse dönüşümü izledim 28 senelik yaşam sürecimde. Bu süreçte iyi günlerimin olduğu kadar kötü günlerim aklıma gelip ağladım zaman zaman "Hayır " demek istediğim zamanlarda boğazımın düğümlenip ağzımdan hep "Evet" cümlesinin çıkmasını hatırladım acıyla. Ben böyle olmasını istiyorum diye içimden geçirip de bunları birtürlü çevremdeki insanlara söyleyemeyişim aklıma geldi. Halen de bu durum devam ediyor hani 7 sinde neysen 77 sinde de o olursun derler ya durum bundan ibaret işte. Adam akıllı hiç hayat muhasebemi yapmadım ogün neyi gerektiriyorsa durum neyi gerektiriyorsa öyle yaşadım. Evrim geçirip kaktüse dönüştüm dedim ya artık o dikenler içe dönük çıkmaya başladı ve canım yanıyor artık ve ben neyapacağımı bilmiyorum. evlilik hayali peşinden koşarken engellere takılıp tökezlemek yoruyor artık beni br yandan da kendi hayallerimin peşinden koşma dürtüsü iteliyor arkamdan , hani uzun bir maratona çıkarsınız 10 km boyunca koşarsınız bir noktadan sonra kollarınız ağırlaşmaya ayaklarınız sizi taşımadığını farkederseniz ya ama inatlada o finiş çizgisinden geçmeye çalışırsınız sürünürekde olsa geçicem o çizgiden dersiniz içinizden ama fiziksel olarak bitmişsinizdir ve o fiziksel bitkinliğiniz inadınızı yenip sizi devirir. Bende oyle işte fiziksel olmasada ruhsal olarak bitiş aşamasında ama inadıma güvenmek zorundayım. İlkokul çağlarımı düşünüyorumda herşey toz pembe hayat güllük gülistanlık sorumluluk almaya başladıkça ağırlaşan yıllar. Kendime ait bir hayat kendime ait bir ev istemek ve bu isteklere ait sorunlarla başetmek istemeden de olsa sevdiğin insanı bekletmek ve üzmek yılların getirdiği gerçek olsa gerek.
Ben o henüz yeni tomurcuklanan hayatıma dönmek istiyorum desem ayıp mı etmiş olurum acaba :(

1 yorum:

Adsız dedi ki...
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.