Pazartesi, Aralık 12, 2005

Büyük Gün.....


Sonunda sözleniyorum ,nişanlanıyorum derken emelimize ulaştık. 10/12/2005 tarihinde aşkımla aile arasında yapılan küçük törenle nişanlandık.Mutluluğumuzu allah daim kılar inşallah. Çok çabuk ve ani olan bu olayın heyecan ve telaştan çok fazla tadını alabildiğimiz söylenemez ama yinede çok güzel geçti. Bir yığın fotoğraf çektik ama hepsi ablamın makinasında kaldığı için onları bana maille göndermesini bekleyeceğiz elimiz mahkum ama elime ulaşır ulaşmaz o resimlerin hepiciğini buda yayınlayacağım. Değişik tuhaf ve bir okadar da garip bir duygu nişanlanmak uzun bir süre giden bir beraberliği simgelerle ölümsüzleştirmek ve artık birinin sana ait olduğunu bilmek anlatılamayacak kadar büyük bir duygu. Aşkımdan şu an için ayrıyım ama kısa bir süre sonra beraber olucaz o zaman nişanda doya doya öpemeyişimin acısını kat kat alıcam :). Arkadaşlar sizede bir nasihat vereyim burdan (hoş nasihat vermek haddimize düşmez olsa olsa öneride bulunayim) eğer doru insanı bulduğunuzu düşünüyorsanız kesinlikle peşini bırakmayın gerçekten bu çok önemli. Evet ablam canım benim resimleri en kısa zamanda bekliyorum ve seni kocaman seviyorum. Hımm birde yapmayı planlayıpta yapamadığınız ve ertelemek zorunda kaldığınız 10 şey nedir yazın bakalım ....

Perşembe, Aralık 08, 2005

Nişanlanıyorum......

Şimdiden beni tanıyanlar ve samimi arkadaslarımın sesini duyar gibi oluyom ....... Söz olayındaki heyecanı ve o kalp atışlarını yaşamam busefer galiba ama yinede tuhaf bir durum benim için kendi sorumluluğumun yanında bir kişiyi daha dahil edicem . Umarım hüsranla ve yıkıntıyla bitmez sonu. Ne biliyim çevremdeki tüm insanlar öle yada böle kötü bir evlilik veya nişanlılk dönemi geçirince bende ya huyundan ya suyundan örneğindeki gibi ister istemez düşünüyorum tabiki. Ha istisnalar yokmu var tabi ama kaide meselesi :)). Umarım benim kaide sağlam temellere oturmuşturda uzun seneler devam eder. Bu benim öteki yani kabus tarafım iyi tarafım ise herşeyin çok güzel olacağını söylüyor bakalım benim içimdeki ying&yang kardeşler dövüşe dursun. Bu arada ablamın sunumunun iyi geçtiğini öğrendim ve mutlu oldum burdan da ablaların en tatlısına "HELAL SANA YURUBE SENI KIM TUTAR " diye tempo tutuyoruz. (Bu aralar yarış atına atına döndü garibim ) Şaka şaka onun her başarısında bizde burda sevindirik oluyoruz ve gururlanıyoruz tabi nede olsa ablam benim herşeyim.

Cuma, Kasım 11, 2005

Monopoly Manyaklıgı

Antalyada kafe ve oyun kültürünü birleştiren güzel bir mekan açılmış "Oyun Kafe" isminde aslında uzun zamandır açık olmasına rağmen biz kısa süre önce farkettik ve arkadaşlarla bir dalalım bakalım içeridedik ve bir masa beğenip oturduk.Millet Monopoly ,okey ,tavla oyunlarına öle bir dalmışki bomba patlasa kimsenin umurunda olmayacak gibi. Neyse bizde bir monopoly kapıp masaya oturduk ve kutusundan çıkartarak oynamak için hazırlık yapıcaz ama ben bu tarz oyunları oynamayalı bayağı uzun zaman olmuş tabi unutmuşum. Benim gibileri için allahtan ıyunun içinden nasıl oynanır diye bir kitapçık çıktı hem oynuyoruz hemde takıldığımız yerlerde kitapçıktan yararlanıyoruz. Oyun şölemiydi bölemiydi derken bir kaptırmışız kendimizi 2,5 saat sonra ancak alabildik oyundan kendimizi :))))) Antalyada böle güzel bir mekanın acılması güzel tabi artık biz sıksık takılırız...

Pazartesi, Ekim 31, 2005

Bayram Arifesi

Evet Mübarek 11 Ayın sultanı olan Ramazan ayını gerimizde bırakırken bayram telaşı içine girmiş bulunmaktayız ve ramazan bayramını kutlamamıza surda 3 gün kaldı bugünlerin önemi benim için büyük nedeni mi süprizzzzzzz sonraki yazılarımda nasılsa okuyacaksınız biraz merak edin. Önemli dedim çünkü çok sevdiğim canım ablam bayram tatili için antalya da yanımıza geldi onunla mucuk mucuk muhabbet kuşu gibiyiz bu aralar allah bozmasın yandaki resimde ablamın dijital makinasından çekilmiş antalya manzarası bunuda buraya ekleyelim dedik. Yakın Zamanda güzel fotograflarla burda olucam ....... Posted by Picasa

Cuma, Ekim 28, 2005

T.C nin 82.Doğum Günü

Evet yarın bu büyük cumhuriyetin bir yaşını daha kutlayacağız nasip olursa.Atalarımızın kanlarıyla kurduğu milletimin gözyaşlarıyla yoğrulan bu vatan artık 82. yaş gününü kutlamaya hazırlanıyor.Ve binlerce gencimizin kanını canını uğruna verdiği toprakları ve milletini yaşatma savaşı 82 yıl öncekinden dahada çetin bir şekilde devam etmekte. Bu toprakların nasıl alındığını tarihini milletini geçmişini bilmeyen insanlar bu ülke üzerinde yaşadıkçada bu savaş hiçbir zaman bitmeyecek gibi. Yalakalık ve cici gözükmekle bişeyler elde edeceğini sanan şahıslar bu milletin başında oldukçada şimdiki yazacağım yazılar gibi binlerce örnek yaşayacağız. Bu yazı bana bir mail yoluyla geldi 82 yıl önceki halimiz ve 82 yıl sonraki halimiz kıyaslamak için çok güzel bir örnek bu maili okuduğum zaman göz yaşlarıma ne yazıkki hakim olamamıştım.
TÜRK'ÜM DİYEN SONUNA KADAR OKUSUN.Binlerce insanın hayatını almış ama karşılığında ömür boyu Hayatta kalma hakkı verilmiş olan şahıs yeniden yargılanacakmış. Neden?Çünkü Avrupa öyle istiyor.Al bayrağa sarılı her şehit cenazesinde öne eğilmiş başları Ve titreyen sesleriyle "kanınız yerde kalmayacaktır" şeref sözünü Verenler suskunlar bugün. Neden?
21 yaşında Mehmet gençliğinin baharında demir gibi sapasağlam Çıktığı köyüne belden aşağısı sakat ve tuvaletini bile tutamayacak halde Geri döndü. Yeniden yargılanacak şahsın döşettiği mayına basmıştı.Mehmet yeniden yürüyemeyecek, Mehmet nişanlısı Fatma'yla aynı yastığa baş Koyamayacak ama onu o hale sokan yeniden yargılanacak.Neden?Çünkü Avrupa öyle istiyor. Gençliklerinin baharında vatanlarını savunmak için silah Altına giren ve geçit vermez dağlarda teröristle savaşırken tertemiz Alınlarından vurulup toprağa düşen askerler yeniden yaşayamayacak ama onları Vurduran şahıs yeniden yargılanacak.Neden?Çünkü Avrupa öyle istiyor. Alışveriş merkezinde hiçbir şeyden habersiz bakınırken içeri Atılan yangın bombalarıyla feci şekilde yanan kadın hayatının sonuna kadar Yanık yüzüne bakacak ama o bombayı oraya attıran yeniden yargılanacak.Neden?Çünkü Avrupa öyle istiyor.Kocasıyla yeni tayin edildiği yere özel otomobilleriyle Giderken yolları kesilen ve kocası gözleri önünde taranarak şehit edilen Figen hemşirenin gözleri hep yaşlı kalacak ama kocasını vurduran yeniden yargılanacak. Neden?Çünkü Avrupa öyle istiyor.Yıllarca terörle mücadeleye akıtılan milyarlar yüzünden binlerce Gencimiz işsiz, fakir ve aç. Hayatları boyunca eğitim görmelerine rağmen yere serilen Ekonomi yüzünden işsiz kalanların hayatları mahvolurken Onların o hale gelmelerine sebep olan terör belasını yaratan yeniden yargılanacak.Neden?Çünkü Avrupa öyle istiyor.Peki ya bu millet ne istiyor? Bir Allah'ın kulu da çıkıp bu milletin ne istediğini sormayacak mı?Ezilen, hor görülen, hakkı verilmeyen tersine hep haksız çıkarılan her zaman Bizler mi olacağız? Sandığa oy verip tepemize çıkardıklarımız,vergilerimizle Okutup makam rütbe verdiklerimiz, canımızı, malımızı ve namusumuzu Kendilerine emanet ettiklerimiz bir kere olsun bizim hakkımızı>> >>>> >>Savunmayacaklar mı? Kanlarınız yerde kalmayacak sözlerine inandığımız halde baş katile hak Ettiği cezayı Verdirmeyenler şimdi bir de karşımıza çıkıp bunu yeniden mi?Yargılayacaklar. Böyle bir durumda bizler yerimizde uslu çocuklar gibi oturup "Ölen öldü, giden gitti kalan sağlar bizimdir" mi diyeceğiz. Karakol baskınında iki gün roket ve havan ateşi altında Kaldıkları halde direnip daha sonrada " Daha fazla direnemeyeceğiz.Vatan sağ olsun !" son mesajını geçtikten sonra birer birer şehit olan Koçların telsizden gelen seslerini unutup hayatımıza devam mı? Edeceğiz. Hiç sanmıyorum.Neden mi? Çünkü TÜRK MİLLETİ BÖYLE İSTİYOR!
İşte T.C yeti 82. yılını bu şekilde kutluyor ne diyelim daha nice 82. yıllara hep beraber.

Perşembe, Ekim 20, 2005

Yurdum insanı Diyalogları

Kendimin bizzat tanık olduğu ve arkadaşlarimin bana yansıttığı yurdum insaninin komik ve bir o kadar ilginç diyologlarini bu sayfada yazmak istedim.

1. Olay Yer:İstanbul Sene :1996
Ögrencilik senelerimde geçen bir olay Kartaldan Pendik' e arkadaşın yanina giderken dolmuşta geçen bir diyalog .
Kartal da dolmuş durağından pendik' e gitmek için dolmuşa bindim (Bu arada Kartal semtinde Başıbüyük diye bir semt var dolmuşun istikameti de bu semtten geçiyor) dolmuş tam hareket etmek üzereyken koşturarak bir bayan dolmuşun kapısına doğru hamle yapti doğal olarakta dolmuş şöförü durarak kapıyı açtı aralarında geçen diyalog aynen şöyle:
-Yolcu kadın: Şöför bey şöför bey Başıbüyükmü (diye sordu telaşlı şekilde)
-Şöför: (Şaşırmış bir halde ) eev evet dedi
-Yolcu Kadın: Peki Binince hemen Kalkıyormu dedi.
Şöför biraz dumur biraz pişkince (Şaşkınlığı üzerinden atınca) - Yeterki siz binin hanfendi Hemen kalkar dedi
Tabi ben dolmuşun içinde gülmek ve gülmemek arasında gidip gelirken dayanamayip kahkahayi patlattım ve kartal dan Pendik' e kadar gülmekten karnıma ağrılar girdi :)))))))

2.Olay Yer :İstanbul Sene:1996 (arkadaşdan Alıntı)
Olay yine dolmuşda geçmekte. Dolmuşta şöförün hemen arkasında genç bir bayanla onun 3-4 yaşlarında kız çocuğu oturmakta ama kız çocuğu bir türlü rahat durmamakta ve annesi budurumdan hiç memnun değil ne yaptıysa ne ettiyse çocuğu bir türlü zaptedemiyor susturamiyor anneside çareyi şöför amcada arıyor -Adettirya bizde- Amcası suna birşeyler söylede rahat dursun diyor annesi şöföre.Şöför amcanın arkaya dönüp sölediği kelime
-Rahat dur yoksa ananı ........ diyor .
Şimdi olaya bakın kadıncağızın düştüğü duruma bakınız :)))))))))

3.Olay Yer :Antalya Sene :2005
Yine ben deniz dolmuşta büroya doğru hareket halindeyim duraktan bir bayan yine aceleyle şöföre soru soruyor
-Şöför Bey Konyaltından Geçiyor dimi ?
-Şöför :Konyaaltı Caddesinin üzerinden geçer hanfendi
-Bayan:Bu bildiğimiz Konyaaltı caddesinden değilmi?
Bilmediğimiz Konyaaltı caddesi de mi varmış antalyada bak bak bak :))))))))))
Bunun gibi daha hatırlayamadığım binlerce olay olmuştur ......................

Yurdum insanı Diyalogları

Kendimin bizzat tanık olduğu ve arkadaşlarimin bana yansıttığı yurdum insaninin komik ve bir o kadar ilginç diyologlarini bu sayfada yazmak istedim.

1. Olay Yer:İstanbul Sene :1996
Ögrencilik senelerimde geçen bir olay Kartaldan Pendik' e arkadaşın yanina giderken dolmuşta geçen bir diyalog .
Kartal da dolmuş durağından pendik' e gitmek için dolmuşa bindim (Bu arada Kartal semtinde Başıbüyük diye bir semt var dolmuşun istikameti de bu semtten geçiyor) dolmuş tam hareket etmek üzereyken koşturarak bir bayan dolmuşun kapısına doğru hamle yapti doğal olarakta dolmuş şöförü durarak kapıyı açtı aralarında geçen diyalog aynen şöyle:
-Yolcu kadın: Şöför bey şöför bey Başıbüyükmü (diye sordu telaşlı şekilde)
-Şöför: (Şaşırmış bir halde ) eev evet dedi
-Yolcu Kadın: Peki Binince hemen Kalkıyormu dedi.
Şöför biraz dumur biraz pişkince (Şaşkınlığı üzerinden atınca) - Yeterki siz binin hanfendi Hemen kalkar dedi
Tabi ben dolmuşun içinde gülmek ve gülmemek arasında gidip gelirken dayanamayip kahkahayi patlattım ve kartal dan Pendik' e kadar gülmekten karnıma ağrılar girdi :)))))))

2.Olay Yer :İstanbul Sene:1996 (arkadaşdan Alıntı)
Olay yine dolmuşda geçmekte. Dolmuşta şöförün hemen arkasında genç bir bayanla onun 3-4 yaşlarında kız çocuğu oturmakta ama kız çocuğu bir türlü rahat durmamakta ve annesi budurumdan hiç memnun değil ne yaptıysa ne ettiyse çocuğu bir türlü zaptedemiyor susturamiyor anneside çareyi şöför amcada arıyor -Adettirya bizde- Amcası suna birşeyler söylede rahat dursun diyor annesi şöföre.Şöför amcanın arkaya dönüp sölediği kelime
-Rahat dur yoksa ananı ........ diyor .
Şimdi olaya bakın kadıncağızın düştüğü duruma bakınız :)))))))))

3.Olay Yer :Antalya Sene :2005
Yine ben deniz dolmuşta büroya doğru hareket halindeyim duraktan bir bayan yine aceleyle şöföre soru soruyor
-Şöför Bey Konyaltından Geçiyor dimi ?
-Şöför :Konyaaltı Caddesinin üzerinden geçer hanfendi
-Bayan:Bu bildiğimiz Konyaaltı caddesinden değilmi?
Bilmediğimiz Konyaaltı caddesi de mi varmış antalyada bak bak bak :))))))))))
Bunun gibi daha hatırlayamadığım binlerce olay olmuştur ......................

Çarşamba, Ekim 19, 2005

Kayıt Çilesiii

Evet daha önceki yazımda okula geri dönüşümü yazmıştım (bknz: Bende ögrenciyim) bu seferde okula kayıt yaptırmak icin başımdan geçen olayı yazayim dedim.
Evet klasik bir türk vatandaşı olarak herşeyi sona bırakma huyumuz bende de var , son kayıt tarihi 19.10.2005 yani bugün olan açıköğretim kayıtlarına ben deniz 18.10.2005 günü gidince şimdi anlatacaklarim olağan şeyler gibi gelebilir.Formlar elimde koştura koştura açıköğretim bürosuna doğru yola çıktım büronun önüe gelince birde ne göreyim gözlerim azkalsın yuvalarından fırlamak üzereydi neden mi? işte sebebi hiç abartmiyorum 250-500 mt uzunlugunda kuyruk vardı büronun önünde söylene söylene sıranın sonuna girdik tabi mecburen bu arada da antalyadaki tüm kurslar oraya birer stand kurmuş habire broşür kitapçık veriyorlar millete bide almayanları dövecek gibi bakıyorlar ister istemes eh alayim bir tane bari diyorsunuz ama bu bir tanelerin sonu hiç gelmiyor.Kuyrukta bekle bekle ki sıra sana gelip iceri girebilesin 2 saat süren beklemeden sonra içeri girdik sağsalim hazırladığımız dosyayı uzattık görevliye amcam içindeki belgeleri cıkarıp kontrol ediyor
  1. Noter tasdikli diploma (ok)
  2. Askerlikle ilgili şubeden alınmış belge (ok)
  3. Resim yapıştırılmış tanıtım formu (ok)
  4. optik formlar (ok)
  5. 3 Adet vesikalık resim (ok)
  6. Nüfüs cüzdani sureti (bence ok ama gorevli olmadi diyor)

Olmayişının nedeni mi ? Nüfüs cüzdanı suretinde resim yokmuş , bak bak bak , altında kocaman muhtarın mühürü var ve aslı gibidir ibaresi var ama resim yok diye kabul etmiyor . Amca sana 3 tane resim vermişim yanımda da bir okadar resim var bunu yapiştirayim dedim bu seferde illaki bir kulp bulacak ya işimi yokuşa sürecek ya resimi yapıştırman bişey ifade etmiyor resim uzerinde mühür olması gerekiyor dedi -iyimi buyur burdan yak 2 saat sırada ve ayakta beklemişim amcamın dediğine bak sen- ee ne yapacaz amca diyorum bu durumda verdiği cevapta enteresan ,sen şimdi burdan çıkıyorsun -eeee- resimi yapıştırıyorsun muhtara mühürletip geliyorsun dedi. Adama ucmamak için içimden ya sabır çekiyorum bu arada bizim konuşmalarımıza kulak misafiri olan diğer bir görevli devreye girip olaya müdahale ediyor.

Benim elimden nüfüs cüzdanı suretini alıp resmi yapıştırıyor ve büro başkanına onaylatıyor ve işlem tamamlanıyor :)) bende hem sinir krizi geçirmekten hemde amcama uçmaktan vazgeçip mutlu mesut şekilde bürodan çıkıyorum. Memleketimizde iş bitirici adamların olması güzel keşke memur zihniyetindeki amcamlar vatandaşın işini yokuşa süreceğine işlerini kolaylaştırsalar. YARDIMCI OLUN KARDEŞİM BİRAZ YAWWWWWWWWW

Pazartesi, Ekim 17, 2005

Orhan Pamuk ..........

Bir kaçgündür gazetelerde Orhan Pamuk haberlerini okuyorum ilgimi cezbetti ve okudugum yazıdan sonra Orhan Pamuk icin iyi şeyler düşünmemeye başladım ,tamam edebiyatımızın saygın kişiliklerinden olabilir ama bir edebiyatçının söylememesi gereken cümleler kullanmış ve kendi yaşadığı topluluğun ve ülkenin haysiyetini ve onurunu incitecek kadar da küçülmüş. Neden mi (bence sırf nobel edebiyat ödülüne aday olduğu ve bazı kesimlere şirin gözükmek için ). Yanlış yapmışsın Orhan Pamuk hemde Çok yanlış hele bu zamanda senin gibi bir adamın kullanmayacağı cümleler sarfederek maal olduğun halkına ve ülkene çok büyük bir terbiyesizlik yapmışsın yakışmadı sana. He Orhan Pamuk un eserini okudunmu derseniz hiç okumadım ama okuyacagımda varsa bu dakikadan sonra okumam. Mehmet Ali Birand 'ın köşe yazısında bu konuya değinmiş ve Orhan Pamuk' u yargılamak şu anda bize zarar verir demiş bence Orhan Pamuk "Türkiyede milyonlarca ermeni ve kürt öldürüldü " kelimelerini kullanarak türkiyeye daha çok zarar vermiştir.Daha Sonrada kalkıp ben soykırımdan bahsetmedim diyerek kendini savunmaya kalkmıştır.Hele şu zamanda Aslı astarı olmayan olayları deşelemek ve bunları kendi çıkarı için malzeme yapmak senin gibi bir üstatada yakışırmı.Avrupalıların bize bakış açısı belli hala kuyruk acılarını azaltmak için ısıtıp ısıtıp ortaya attıkları tezi sende bu kelimeleri kullanarak destekliyorsun , şiimdi TC.SAvcısı bu adam hakkında suç duyurusunda bulanmasında ne yapsın . Bu tarz konular beni herzaman etkilemiş ve yaralamıştır buyüzden tepki gösteriyorum. Peki Orhan amca o talihsiz cümleleri sarfedeceğine şöyle bir cümle kuramazmıydın Avrupalılar Osmanlı yı işgal ettikleri zaman yaptıkları eziyet ve desteklediği çetecilerle beraber dogudaki zulum ve kıyımların hesabı kimden sorulacak sen eger bir türk aydınıysan senden bunnu beklerdim gerçekten yazık sana..........................

Perşembe, Ekim 13, 2005

Endoskopi Denilen illet Şey

Yakın zamanda çok şiddetli mide agrıları çekmekteydim ve bu beni gerçektende çok rahatsız ediyordu ağrıların şiddeti artmaya başlayınca bizde kös kös hastanenin yolunu tutmak zorunda kaldık tabi (kös kös diyorum çünkü çok zorda kalmadığım zamanlarda hastaneye gitmem ki anlayın artık halimi :( ). Çalışan bir vatandaş olduğum için vizite kağıdını alarak hastaneye muayene olmaya gittim doktor amcam sağolsun (Memleketimizde iyiki doktorlar var :P) beni iyice muayene ettikten sonra 1 ay sonrasına endoskopi için randevu verdi. Hastaneden çıktığımda acaba bu endoskopi ne menem bişey diyede düşünmedim değil yani zira ilkkez böyle bir olayla karşılaştım . Neyse randevuyu aldık içim rahat bir şekilde hastaneden çıkarak yine rutin hayatıma ve mide ağrılarıma geri döndüm. Randevu gününü beklemeye başladık tabiki bu konuda çevremdeki tecrübeli insanlardan da bilgi almaya çalışıyorum ama çok net bilgilerde vermiyorlar (Beni ürkütmemek için ). Velhasıl randevu günü geldi çattı zorlada olsa istemiye istemiye hastanenin yolunu tuttuk yanimda kız arkadaşımla beraber, bu arada kendiside bu konuda daha önce tecrübeli sahibi olmuş ve bana hastaneye girmeden önce ön bilgi vermeye başladı verdiği bilgiler küllen yanlışmış tabi bunu içeri girip o yatağa yatana kadar farkında değiliz olayın dinliyoruz kendisini:
-Endoskopi okadar korkulacak bişey değil hayatım sadece serçe parmağım kalığında minik bir hortumu ağız yoluyla midene indirip bakıcaklar hissetmiyorsun bile hemen de bitiyor (şeklinde bir açıklama yapıyor bana)
Bende kuzu kuzu sıramı bekliyorum gastroloji cerrahi servisinde aşkımla beraber.Bu arada doktorların hazırlanşını izliyorum zaten o sahneyi görünce bende soğuk soğuk terleme alemetleri baş göstermeye başladı , ben yavaş yavaş hastenenin çıkış kapısına doru yönelmeye çalışıyorum çaktırmadan ama aşkım sıkı sıkıyapışmış durumda bana kaçmayayim diye (çünkü kaçıcağımı biliyor).Ve o kaçınılmaz an geliyor hemşire kapıdan kafasını uzatarak benim adımı bara bara söylüyor sahne aynen şu şekilde cereyan ediyor " ben sanki başka birinin ismini okumuş gibi hiç oralı olmuyorum bu duruma hemşire bu arada da ses tonunu yükselterek tekrar ismimi okuyor" tabiki aşkım bu durumda beni oturduğum yerden kaldırarak kapıya doru sürümeye başlamış bile :P neyse bendeniz içeri korkak ve ürkek birşekilde giriyorum hemşireler doktor benimle muhabbet ediyorlar bu sırada ağzıma kotu tadı olan sıvı sıkıyorlar ve ben sedyeye yatıyorum bana tarif edildiği şekilde , yan şekilde sedyede yatarken ağzıma sıkılan sıvınında etkisiyle gırtlak kısmımı hissetmiyorum tabiki kurbanlık koyun modunda doktorun işleme başlamasını bekliyorum.Bir iki dakika geçtikten sonra hemşire elinde aşkımın anlattığı gibi serçe parmağım kalınlığında olmayan ve gayet kalın siyah bir boruyla yanıma yaklaştı bana azını aç bakiyim dedi işte o an benim bittiğim andı arkadaşlar . 15-20 dakika süren mide operasyonundan sonra malum durumumuzu ögrendik ama hoş bir sonuç çıkmadı tabiki neyse olan olmuş artık diyerek tedavi ye başladım 3 ay sonra ki muayeneye kadar umarım iyileşir ve aynı durumu yaşamam.

Pazartesi, Eylül 12, 2005

Zaman Denen Garip Olay

Evet zaman hayatımızda önemli rolü olan bir kavram çünkü insanların varlığı bu kavram içinde sürüp yada yitip gidiyor. Şöyle geriye dönüp baktığım zaman , zamanın nasıl bukadar çok hızlı aktığının farkına varmadan şaşırıyorum neden mi ? Ne biliyim herşey sanki benim ilk gördüğüm şekliyle devam edicekmiş gibi geliyor misal çevremdeki insanlar hiç yaşlanmayacak ,küçük kardeşlerim hiç büyümeyecek gibi geliyordu bana.Tabiki bu düşşünce kocaman bir saçmalık ama işte ben öyle hissediyordum. Bazen sihirli bir değneğimin olmasını ve zaman denen bu kavramı yavaşlatmayı yada durdurmayı çok isterdim. Neden mi? Çünkü bu önüne geçilmez şekilde akıp giden zaman birgün sevdiklerimizden de bizi koparıp önüne katıp sürüklemeye devam edecek. Tamam hayatın kaçılmaz gerçeklerinden bununda böle olması lazım yada böle olması gerekli ama duygusal açıdan bakınca insan çok mantıklı düşünemiyor tabi. Dün babamın doğum günüydü yine herzamanki gibi telefonla kutlamak zorunda kaldım çünkü şehir dışına çıkmışlar . 58 yaşına girdi dün babam dile kolay acısıyla tatlısıyla doludolu 58 yıl.Daha nice uzun yıllara ve hepberaber daha nice doğum günlerine babam......

Perşembe, Ağustos 25, 2005

Bende Öğrenciyim Artık


Bende uzun zaman sonra ögrenci hayatima geri dönüyorum neden mi cunku bende 4 senelik bir diploma sahibi olmak istiyorum.2 senedir 1.sınıfını bir türlü bitiremeyip sonra askere gitme kararı aldığımdan beri ögrencilik kelimesinin benim için bir anlamı yoktu taki şu üniversiteler için af yasası çıkana kadar. Bende bu yasadan yararlanabilirmiyim ümidi içinde ilk kez başvurduğum Açıköğretim bürosundan (ilk kez diyorum çünkü öğrenciyken bile bir kere o kapıdan girmek nasip olmamıştı) büyük bir sevinçle çıktım belki yeniden öğrenci olmaya hak kazanabilirdim. Şimdi açıköğretim de nedir demeyin sonuçtada ordan diploma alıyorsunuz he üniversite havası gibi aynı olmuyor ama sonuçta diploma var :). yaşlanmadan bu sefer azmedip bu okulu bitiricem :)

Bir Tatil Daha Bitti...

Evet Bir yıllık izinin daha sonuna geldik bu hafta sonu son demlerimi yasıyacagız tatil günlerimle.Çalışmaya alışmış biri olarak bu tatil bana bayağı uzun geldi ama çalış çalış nereye kadar değilmi insan bedeni ve beyninde dinlenmeye ihtiyacı var yoksa mazallah yarı yolda bırakabilirler hele hizmet sektöründe çalışıyorsanız (Bu sektörde çalışanlar beni gayet iyi anlayacaktır). Bende bundan dolayı 2 haftalık bir izin kullanma gereksinimi duydum ve iznimin bir kısmını Ankara' da ablamın yanında geçirdim insanın sevdikleriyle beraber olması kadar güzel birşey yok pek bişi yapamadık ama onların varlığını çevrenizde hissetmeniz bile tüm senenin yorgunluğunu ve bıkkınlığını bir anda yok etmeye yetiyor. Ama bundan sonra birdahaki izinlerimde planlı olarak yapıcam ve her sene bir başka yere gidicem buna karar verdim tabi bunda ablamında büyük katkısı oldu Tatilde beni tek üzen şey bir fotoğraf makinamızın olmayışı oldu çok bişi yapmadık ama o anları ölümsüzleştiremeyişim bana bayagı dokundu ufak tefek bazen yararsız olarak gördüğümüz fotoğraf makinası meğer nekadar önemli olduğunu bu şekilde bir kere daha kanıtladı bana :(. Tatilimde ablamın o meşhur bahsettiği ev partilerinede tanık oldum sonunda bayağı neşeli ve eğlenceli oluyor ablamın mavi kutusunun bahçesinde yapılan bir partiydi ve bence gerçekten başarılı oldu tabi ufak tefek aksiliklerin dışında ama yinede başarılı bir organizasyon du benim açımdan tek aksilik aşkımın yine keçilik yapmasıydı :) neyse onuda bazı konulara alıştırmam gerektiğini öğrendim bu sayede :P. Benim için gayet iyi bir tatil oldu uzun bir süre tatil yada izin konusunu açamayacak olsamda pişman değilim isteyerek ve bilerek tatile çıktım hakim amca :).

Neyse bu hafta başı yine iş teleşıyla kalkıp bir koşu işimize gidecez artık ne yapalım yeter bukadar tembellik .......